Kore yapımlarını takib edip te bu filmi izlemeyen kalmamıştır eminim. Hatta hiç Kore filmi&dizisi izlememiş insanlar bile izlemiştir bunu. Hatta bir de filmin Türk Usulü bir çakması çıktı geçen sene. Özcan Deniz'in oynadığı "Evim Sensin". Ben filmlerin orjinalini izledikten sonra remake yapımlarını izlemeyi pek tercih etmiyorum.Bilhassa da Kore filmlerinde. Film ilk nasıl izlediysem, öyle kalsın aklımda istiyorum. Kaldı ki, Türk sinemasını ve özellikle de Özcan Denizi izlemeyi sevmediğimden asla izlemeyi düşünmedim..
Gelelim filmimize.. Ben bu filmi ilk ne zaman izledim hatırlamıyorum. Zannediyorum 2 yıldan fazla olmuştur. Fakat ondan sonra bir kaç defa daha açıp açıp izledim.Gerçekten izlemeye değer bir film, Koreliler bu işi çok iyi biliyor diyorsunuz izledikten sonra. Tam bir dram filmi, filmin başından sonuna kadar mutlaka sizi ağlatacak yada gözlerinizin dolmasına neden olacak bir sahnesi vardır.
Film marangoz olan Cheol-su (Woo-sung Jung) ile unutkan kızımız Su-jin (Ye-jin Son)'in komik bir tesadüf sonucu ilk kez bir markette tanışmaları ile başlıyor ve Cheol-su'nun, Su-jin'in babasının yanında çalışıyor olduğu gerçeğinin açığa çıkması ile olaylar başka bir boyuta taşınıyor. Bu şekilde çiftimizin aralarındaki ilişki de başlamış oluyor.
Cheol-su marangoz olduğu için, Su-jin'in ailesine damat olarak kendini kabul ettirmesi başlarda zor olacaktır. Fakat Onun mimar olmak gibi de bir hayali vardır ve sınavlara girerek diplomayı kapar. Sonra da mutlu bir evlilik tabiki :)
Filmin kopma noktası burada başlıyor. Çok fazla spoiler vermeden genel hatlarıyla bahsedip geçmek istiyorum. Su-jin'in filmin başından beri unutkan bir hali var. Bu unutkanlıkları giderek artıp, artık sokakları bile karıştırmaya başladığında doktora gider ve alzheimer hastası olduğunu öğrenir. İşte buradan sonra ağlamaya hazırlanın derim.
Hasta olduğunu bir süre eşine söylemez, fakat bir gün yolda yürürken kaybolması sonucu Cheol-su onun hastalığını öğrenir. Bu ikisi için de büyük yıkım olur. Su-jin ayrılmak istese de Cheol-su onu bırakmak istemez ve birlikte her türlü zorluğun üstesinden geleceklerini ona anlatır.
Gerçekten de Cheol-su, eşinin hayatını kolaylaştırmak için türlü çareler geliştirmeye çalışır. Evin tüm duvarlarını anılarıyla, birlikte yaşadıklarıyla, fotoğraflarıyla kaplar. Fakat hastalık ilerledikçe Su-jin'in durumu daha kötü bir hal almaya başlar. Artık yavaş yavaş eşini de unutmaya başlamıştır. Bir gün aniden çok kısa bir süre için herşeyi hatırlar ve nasıl bir durum içinde olduklarını dehşetle fark eder. Alelacele eşine bir mektup bırakarak evden ayrılır. Ondan ve ailesinden gizli bir polikliniğe yerleşir.
Cheol-su uzun aramaları sonucu onu bulur. Fakat Su-jin artık onu hatırlamamaktadır. Onunla bir süre vakit geçirir. Onu ilk tanıştıkları gün karşılaştıkları markete götürür ve o anı tekrar canlandırır. Su-jin o an -belki de- bir süreliğine herşeyi hatırlar.. Film burada sona eriyor. Herhangi bir sonuca bağlanmamış, ucu açık bırakılmış bir film. siz kendi hayal gücünüzde oraya bir son biçebiliyorsunuz. Belki Su-jin kısa bir süre sonra öldü, belki o an hatırladı ve tekrar herşeyi unuttu, belki ilerleme kaydetti, tedavi sonucu az da olsa hatırlamaya başladı vs, vs. Çeşitli ihtimaller mümkündür.
Ben bu şekilde sonu izleyicinin hayal gücüne bırakılmış filmleri severim. Bu yüzden filmin sonunu beğendim. Açıkçası filmin her dakikasını beğendim. Şurası da olmamış dediğim herhangi bir yeri yok. Duyguyu izleyiciye çok net vermişler. O an onların yaşadığı acıyı, sevinci siz de hissedebiliyorsunuz. Eğer izlemediyseniz mutlaka izlemenizi öneririm. Filme puanım 10/10
[AkiKaze]